Makber Kimin Için Yazıldı ?

Bengu

New member
Makber Kimin İçin Yazıldı?

Giriş

Türk edebiyatının önemli şairlerinden biri olan Abdülhak Hamit Tarhan, sadece şiirleriyle değil, aynı zamanda yazdığı şiirlerin ardındaki derin anlamlar ve duygularla da dikkat çeker. "Makber", şairin en tanınmış eserlerinden biridir ve ölüm, aşk ve insan ruhunun derinliklerine dair güçlü mesajlar içerir. "Makber" adlı şiir, Hamit Tarhan'ın duygusal yoğunluğunu ve bireysel hayatındaki önemli bir kaybı nasıl dile getirdiğini anlamamıza yardımcı olur. Ancak, şiirin özel bir bağlamda yazılmış olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu eserin kimin için yazıldığını, arka planda nelerin yattığını ve şairin bu eserle neyi anlatmak istediğini incelemek oldukça anlamlı olacaktır.

Makber Şiirinin Konusu ve Temaları

"Makber" kelimesi, Arapça kökenli olup "mezar" veya "kabir" anlamına gelir. Abdülhak Hamit Tarhan, bu şiirinde ölüm ve kayıp gibi evrensel temaları işler. Şiirin ana teması, yazarın eşini kaybettikten sonra yaşadığı derin acıyı ve bu acıyı bir mezar (makber) metaforuyla dile getirmesidir. Şair, ölümün insan ruhu üzerindeki etkisini, sevdiği kişiyi kaybettikten sonra ruhsal çöküşünü ve yalnızlık duygusunu bu şiir aracılığıyla dile getirir.

"Makber", aynı zamanda bir aşk şiiridir. Şair, eşinin kaybıyla birlikte, yalnızlık ve boşluk hissi arasında gidip gelerek, derin bir yas sürecine girer. Bu yas süreci, şairin içsel bir yolculuğa çıkmasına, geçmişi ve geleceği sorgulamasına sebep olur. Bu anlamda, "Makber" bir tür içsel monolog niteliği taşır.

Makber Kimin İçin Yazıldı?

Makber şiiri, Abdülhak Hamit Tarhan'ın hayatında önemli bir yer tutan eşine yazılmıştır. Şairin eşi, bir başka ünlü edebiyatçı olan "Müşfik Kâmil"dir. Müşfik Kâmil, hem güzelliği hem de edebi kişiliğiyle Hamit Tarhan’ın hayatında derin bir iz bırakmıştır. Ancak, 1859 yılında eşinin ölümünün ardından Hamit Tarhan, büyük bir acı ve keder içinde kalmıştır. Eşinin kaybı, şairin duygu dünyasında derin izler bırakmış ve onun bu yoğun acıyı "Makber" şiiri aracılığıyla dışa vurmasına neden olmuştur.

Eserin her dizesi, bir yas tutma ve kayıp duygusuyla yazılmıştır. Hamit Tarhan, bu şiirle sadece eşini kaybetmenin acısını dile getirmekle kalmamış, aynı zamanda ölümün doğasına, insanın varoluşuna ve ruhsal hüzünlere dair derin düşüncelerini de paylaşmıştır. Şairin, eşine duyduğu bu derin sevgi ve bağlılık, "Makber"deki duygusal yoğunluğu ve metnin derin anlamını şekillendiren temel faktörlerden biridir.

Makber’deki Tematik Derinlik

Şiirin temalarından bir diğeri de ölümün kaçınılmazlığıdır. Abdülhak Hamit Tarhan, eşinin ölümünün ardından hayatın geçici olduğunu, her şeyin bir sonu olduğunu ve ölümün evrensel bir gerçeklik olduğunu kabul eder. Şiir boyunca, bu kaçınılmaz sona dair bir teslimiyet duygusu mevcuttur. Bu bağlamda "Makber", hem bir yas şiiri hem de bir felsefi şiir olarak kabul edilebilir. Şair, ölümün geride bıraktığı boşlukları ve bu boşluklarla baş etmenin zorluklarını oldukça güçlü bir şekilde işler.

Makber Şiirinin Yazılış Amacı ve Anlamı

"Makber" şiirinin yazılış amacı, şairin eşine duyduğu derin sevgi ve kaybın yarattığı ruhsal acıyı paylaşmak ve bu acıyı anlamlandırmaktır. Hamit Tarhan, aynı zamanda bu şiirle ölüm ve kayıp üzerine derin felsefi düşüncelerini okura aktarır. Şiir, sadece kişisel bir yas tutma eylemi değil, aynı zamanda bireyin ölümle yüzleşmesinin, acıyı kabullenmesinin ve yaşamın geçici doğasını anlamasının bir yolu olarak da değerlendirilebilir.

Abdülhak Hamit Tarhan, bu şiir aracılığıyla duygularını dışa vurur ve kendisini yalnız hissettiği bu dönemde okuru da bu yalnızlık duygusuyla yüzleştirir. Şair, eşinin kaybını sadece kişisel bir acı olarak değil, insan olmanın evrensel bir yönü olarak da yansıtır. "Makber"deki temalar, okuyucuyu ölümün felsefi boyutlarını düşünmeye sevk ederken, aynı zamanda kayıplarımıza ve sevdiklerimize nasıl veda ettiğimizi de sorgulatır.

Makber’in Edebiyat Tarihindeki Yeri

"Makber", Türk edebiyatının önemli bir dönüm noktası olan Tanzimat dönemi sonrasında yazılmış bir eserdir. Abdülhak Hamit Tarhan, bu şiirinde, dönemin romantizm akımından beslenen ve bireysel duygulara ağırlık veren bir şiir anlayışı benimsemiştir. Aynı zamanda şiirin yapısı ve dil kullanımı, dönemin yenilikçi anlayışını da yansıtır.

Makber, hem dilinin zarafeti hem de tematik derinliğiyle edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Şiirin içerisinde, bireysel bir kaybın ötesinde, ölümün evrenselliği üzerine yapılan felsefi çıkarsamalar, Türk şiirinin bu dönemdeki derinleşen anlatım biçimlerini simgeler.

Makber’in Etkisi ve Sonraki Şairlere Olan Yansıması

"Makber", Türk edebiyatında sonrasındaki birçok şairi etkilemiş ve bireysel acıyı, kaybı ve ölümle yüzleşmeyi konu alan şiirlere ilham kaynağı olmuştur. Şiirin yazılış biçimi ve duygusal yoğunluğu, özellikle romantizm ve bireysel duyguların ön planda olduğu dönem şairleri için önemli bir referans noktası olmuştur.

Ayrıca, Türk şiirinde "aşk", "kaybolan sevgi" ve "ölüm" gibi temaların işlendiği eserlerin çoğu, "Makber"in izlerini taşır. Bu anlamda, Abdülhak Hamit Tarhan’ın "Makber"i, sadece bir kayıp ve yas şiiri değil, aynı zamanda bireysel duyguların evrensel bir tema haline dönüşmesinin başlangıcını simgeler.

Sonuç

Abdülhak Hamit Tarhan’ın "Makber" adlı şiiri, şairin eşini kaybetmesinin ardından yaşadığı derin acı ve yas sürecinin bir yansımasıdır. Şiir, ölümün evrenselliğini, sevdiği kişiyi kaybetmenin getirdiği boşluk duygusunu ve insan ruhunun bu tür acılarla baş etme biçimini işler. Aynı zamanda Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak, ölüm, aşk ve insan ruhunun derinliklerine dair evrensel temaları güçlü bir şekilde dile getirir. "Makber", sadece bir yas şiiri değil, aynı zamanda bireysel bir kaybın ötesine geçerek, insanlık durumunu sorgulayan bir edebi başyapıttır.